KARTEPE BELEDİYESİ MÜZELERİ
Image

Gümüş akçe  17. yüzyılın sonuna kadar temel Osmanlı para birimi idi ve ilk kez Osman Bey döneminde basılmıştı.  Osmanlılarda “gümüş sikke” anlamında kullanılan akçe, “beyaz, temiz” anlamlarına gelen ‘ak’ kökünden türemiş olmalıdır. “Ak akçe kara gün içindir” atasözü de bu ihtimali güçlendirmektedir.

 

Halkın kendi aralarında, özellikle esnaf-halka arasında gerçekleşen 1 akçelikten küçük alışverişlerde kullanılmak üzere Sultan I. Murad zamanında (1362-1389), Mangır/Pul denilen bakır paralar basılmıştır. Mangır daha ziyade bozuk para yerine kullanılmakta olup esas ödeme aracı akçedir. Küçük gümüş akçe ve mangırdan oluşan Osmanlı sikkelerine Fatih döneminde 1477 de «sultani» adı verilen ilk altın sikke eklenmiştir. Nüfusun büyük bölümünü oluşturan köylüler, göçerler ve şehirliler için altın sikkelerin değeri kullanılamayacak kadar yüksekti.

 

 

Temel Osmanlı para birimi olan akçe zamanla değerini kaybetmiş ve 1640’tan itibaren akçe ödeme aracı olmaktan çıkınca piyasalardaki bu boşluğu en çok Avrupa’nın gümüş kuruşları doldurmuştur. Bu nedenle 1690-1691 yıllarında Osmanlı Devleti kendi büyük boy gümüş sikkelerini basmaya başladı. Böylece 1 Osmanlı kuruşu = 120 akçe = 40 para ölçüsü oluşturuldu. Paranın üçte biri değerindeki akçe günlük işlemler için artık çok küçük kalmıştı. Zamanla para kelimesi (Farsça gümüş parçası; Mısır’da kullanılan sikkenin adı pare/para), akçenin yerine günlük işlemlerde hesap birimi işlevini görmeye başladı. 1691’de mangırların basımı ve tedavülü yasaklandı. Yaşanan savaşlar sonucu 1808 yılına gelindiğinde kuruş, değerinin % 50’sini kaybetmişti. Sultan II. Mahmut döneminde (1808-1839) gümüş içeriği %80 azalan kuruş, günlük alış verişlerde kullanılan bir ufak para birimi haline geldi. İlk Osmanlı parası olan gümüş akçe en son 1834’te çıkarıldı.

 

 

1843’te yeni altın sikkeler, 1844’te de gümüş sikkeler üretilmeye başlandı. Yeni altın sikke ile 20 kuruşluk gümüş sikke (Mecidiye) temel para olma özelliğini 1922 yılına kadar aynı standartta (100 gümüş kuruş = 1 altın lira) kalarak sürdürdü. Ayrıca günlük işlemler için 5, 10, 20 paralık bakır sikkeler üretildi. 1910 yılından itibaren de aynı amaçla nikel sikkeler piyasaya sürüldü.

 

1881 yılından itibaren Osmanlı para birimi sadece altın üzerinden tanımlanmaya başladı fakat devletin gümüş sikkeleri piyasadan kaldıracak mali gücü olmadığından günlük işlemlerde gümüş yoğun olarak kullanılmaya devam etti.

 

1840’ta piyasaya sürülen ve ilk Osmanlı kâğıt parası olan kaime, 1862’den itibaren piyasadan çekildi. İlk kaimeler el yazısı olarak piyasaya sürüldü sahtelerinin yapılması üzerine 1841’de matbularıyla değiştirildi. 1876 ve 1915 de tekrar piyasaya kaime sürüldü ve İmparatorluğun sonuna kadar tedavülde kaldı.

 

«Para pul oldu» Atasözü

 

Osmanlı maliyesindeki büyük boyutlardaki bütçe açıkları nedeniyle Sultan II.Mahmut döneminde Osmanlı tarihinin en hızlı tağşişleri (akçenin ayar ve tartısını düşürmek) yapılmıştır. Böylece gümüş içerikli Osmanlı parası bu dönemde bakır mangıra ya da pula dönüşmüştür.  

 

«Delikli Para»

 

Anadolu’da çocukların başlarına delikli para takmak bir gelenekti ve Osmanlı devletinin kuruluş yıllarına kadar uzanan bir geçmişi vardı.

 

“Sultan Orhan, askerlerine ulufe dağıtırken, bir iki delikli floriyle delikli bir iki akça çıkınca defterdara, 'Bu delikli filori ve akça nedir?' diye sorar. Defterdar, 'Padişahım, öşür ve cizye vergisinden tahsil edilen maldandır' der. Sultan, 'Hayır, bunlar halkın çocuklarının başından, ipliğe takılmış altınlardan alınmıştır' diyerek işin gerçeğinin araştırılmasını ister. Gerçeğin, Sultan Orhan'ın tahmin ettiği gibi ortaya çıkması üzerine alan kişinin eli kesilmiştir.”  Bostan-zâde Yahyâ Efendi (ö. 1639), Tuhfetü’l-ahbâb.

Geçmişimiz ile Varoluruz

Geçmişimiz ile Varoluruz

Osmanlı Günlük Yaşam Müzesi

Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerindeki günlük yaşam kültürünü korumak, tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Müze, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde kullanılan ev eşyaları, giyim ve aksesuarlar, mutfak gereçleri ve diğer günlük yaşam objeleri gibi birçok farklı kategoriye ait eseri bulundurmaktadır.

Uzuntarla Çerkes Müzesi

Müze, ziyaretçilerine Çerkeslerin yaşam kültürü hakkında detaylı bir bakış sunmaktadır. Müzede yer alan eserler, özel koleksiyonlardan temin edilmiş olup, Çerkes kültürünün en önemli özelliklerini yansıtmaktadırlar.