KARTEPE BELEDİYESİ MÜZELERİ
Image

Osmanlı toplumunun her alanını şekillendiren İslam inancı Dünya ve Ahiret algısının temelini oluşturmaktaydı. “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun ( biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz”)” ayetini rehber edinip ahireti unutmayan, ölüme hazırlıklı olarak yaşayan halk, hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için koşturduğu gerçeğini unutmayarak yaşamını sürdürmüştür. Bununla birlikte köklü bir geçmişe sahip geleneksel Türk inanç ve uygulamaları İslami hayatın içinde kendine yer edinerek varlığını korumuştur.

 

“ölümden ne korkarsın

korkma, ebedi varsın!” Yunus Emre

 

Osmanlı toplumunda ölüm öncesi ve sonrasında yapılması gerekenler Kur’an’ın ilkeleri ve Hz. Peygamberin sünneti esas alınarak uygulanmıştır. Ölüm döşeğinde olan kimsenin yanında dua edilip güzel sözler söylenmesi, son nefesini vermek üzere olanlara “la ilahe illallah” sözünü söylemesinin telkin edilmesi, vefat edenin arkasından feryat figan edilmesinin hoş karşılanmaması gibi tutum ve davranışlar ile  cenazenin yıkanma, kefenlenme ve defnedilmesindeki uygulamalar İslami kural ve gelenekler çerçevesinde yerine getirilmiştir. Geleneksel Türk inancının bir devamı olarak ölüm sonrası yas döneminde uygulanan yedinci, kırkıncı ve elli ikinci gün töreni veya duası, İslami dayanağı olmamasına rağmen İslami geleneğe göre yapılırdı. İslamiyet öncesi Türk kültür ve inancında yer alan «ölü aşı» uygulaması maksadı ve yöntemi değişerek, ölü evine yemek getirilmesinin sünnet olduğunu bildiren İslami gelenek içinde günümüze kadar gelmiştir.

 

Kabir mahallinin kazılması, cenazenin defni ve üzerinin tahta ve kereste ile kapatılması cenaze yakınları veya bu işle meşgul mezarcıların; taş duvarlarının, mezar taşı ve başlığının yapımı ise taşçı esnafının sorumluluğundaydı.

 

 

“Bu dünya” ile “ Ahiret”  arasındaki eşik: MEZARLIKLAR

Ölenin ismini yaşatmak için yapılan mezar taşları maddi imkanlara, cinsiyete, vefat edenin statüsüne, tarihi, coğrafi ve kültürel özelliklere göre farklılıklar göstermiştir. Ancak değişmeyen tek şey her mezar taşının başlığında yer alan «“Hûve'l Bâkî” yani “Bâkî Olan Ancak O'dur” yazısı ve gerçeğidir.

 

Şehirler, kasabalar ve köyler mezarlıklarla birlikte kurulduğundan mezarlıklar aynı zamanda birer hafıza mekânıdır, aidiyetin simgesidir.  Mezarlıklar için yerleşim alanlarından uzak bölgeler değil günlük hayatın içinde devamlı göz önünde olan yerler tercih edilmiştir. Mezarlıklar toplumsal hayatın dışında değil tam merkezinde yer alır ve yaşam ile ölümü her an insanlara hatırlatır.

 

“Doğu’da hayat, bizde olduğu gibi ölümden özenle ayrılmış değil, iki eski dost gibi birlikte uzanıp giderler…” Théophile Gautier (1811-1872), Fransız yazar.

 

« Bizim Hıristiyanlık alemimizde, özellikle Paris’te, mezarlıklar şehrin dışına yerleştirilmiştir ve bir şekilde gözlerden uzak tutuluyor. Aksine Türkler için, anısı son derece değerli olan kaybettiklerinin mezarları kadar sık ziyaret edilen ve kolay ulaşılabilen bir yer yoktur.» Joseph-François Michaud (1767 - 1839) Fransız tarihçi ve seyyah.

 

Mezarlık ziyareti ölümü hatırlamak ve ölüye rahmet dilemek amaçlı olup burada feryat figan etmek hoş karşılanmaz. Ziyaret geleneğinde kabirde yatanlardan bir şey istenilmez, dilekte bulunulmaz, türbe ve sandukanın öpülmesi gibi davranışlar hoş görülmez, mum yakılmaz, kurban kesilmez. Kabristanın güzelleştirilmesi, yeşillendirilmesi ve ağaç dikilmesi ise sünnet bağlamında bir gelenek olarak devam ettirilmiştir.

 

Köy ve şehir mezarlıklarının genel görünüşü arasında mezarların tipleri, yapımı, taşları, süslenmesi ve diğer hususlarda büyük farklar görülmektedir.

Geçmişimiz ile Varoluruz

Geçmişimiz ile Varoluruz

Osmanlı Günlük Yaşam Müzesi

Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerindeki günlük yaşam kültürünü korumak, tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Müze, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde kullanılan ev eşyaları, giyim ve aksesuarlar, mutfak gereçleri ve diğer günlük yaşam objeleri gibi birçok farklı kategoriye ait eseri bulundurmaktadır.

Uzuntarla Çerkes Müzesi

Müze, ziyaretçilerine Çerkeslerin yaşam kültürü hakkında detaylı bir bakış sunmaktadır. Müzede yer alan eserler, özel koleksiyonlardan temin edilmiş olup, Çerkes kültürünün en önemli özelliklerini yansıtmaktadırlar.