Osmanlı toplumunun yaşadığı evler, hem bölgeden bölgeye hem de zaman içinde bazı değişiklikler göstermiştir. Yapı malzemeleri, yapı teknikleri ve planlar ekonomik güce göre farklılık gösteriyordu. Özellikle kırsal bölgelerdeki konut mimarisinde coğrafi yapı temel belirleyici olsa da kültürel farklılıklar aynı coğrafyada yapıları farklı şekillendiriyordu.

Kocaeli bölgesinde genellikle ahşap malzemeye dayalı konutlar inşa edilmiş, taş ve kerpiç değişik oranlarda bu yapılarda inşaat malzemesi olarak kullanılmıştır. Tek katlı evler, çift katlı evler, karkas sisteminde inşa edilmiş evler, ince ve uzun ağaç dallarının ana direkler arasında örülmesi ile meydana getirilmiş örgü sistemindeki evler başlıca ev tipleridir. Özellikle şehir ve kasabalarda iki veya üç katlı zengin süslemeli konaklar mimari olarak dikkat çekiciydi.
Hayvancılığın önemli bir geçim kaynağı olduğu bölgemizin kırsal kesiminde evler altı ahır ve samanlık, üstü ikametgâh ya da bitişik nizamda ev, ahır ve samanlık olarak inşa ediliyordu. Zamanla ev-ahır bileşeninden oluşan bu tip meskenler azalmış ahır ayrı bir yapı olarak inşa edilmiştir.
Evlerin plan özellikleri odaların sofa etrafında dizilmesiyle oluşmuştur. Sofa (hayat) geleneksel evlerin ortak kullanım alanını oluşturur ve evin şeklini belirlediği için değişken bir yapıya sahiptir. Evi biçimlendiren en önemli öğe olan oda oturma, dinlenme, yemek pişirme, yemek yeme, ısınma ve yatma ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir donatıya sahiptir.

Oda duvarlarının bir veya ikisinde yüklük ve dolaplar, sokağa veya bahçeye bakan kısmında pencereler bulunmaktadır. Odaya işlevsellik kazandıran dolabın içine yapılan gusülhaneler ve Osmanlı evlerine özgün olan «dönme dolaplar» mahremiyeti korumuştur. Harem ve selamlığın duvarına dik olarak yerleştirilen dolap (dönme dolap), bir eksen üzerinde dönerek haremdeki kadının görülmeden selamlıktaki erkeklere bir şeyler sunmasını sağlardı.
Her odada ocak bulunmasa da ısınma ihtiyacı ocak, mangal ve tandırlar ile sağlanırdı. Soba zengin ve orta halli halkın evlerinde 19. yüzyıl sonlarında görülmeye başladı.
Evlerin aydınlatılmasında çoğunlukla şamdan, kandil, mum ve fener kullanılmıştır. Şamdanların bir tek mum veya birkaç mum yakılabilen çeşitleri vardı. Kandil içinde fitil ile zeytinyağı yakılan, ışık vermeye yarayan bir kap idi. Ayrıca her evde-odada bulunan ocaklardan aydınlanma amacıyla da faydalanılmaktaydı.